Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Uğur Pişmanlık'ın yazısı: Felsefenin Dingin Sesi

En son yayınlar

Türk yazın ve düşünce tarihinde ütopya

TÜRK YAZIN VE DÜŞÜNCE TARİHİNDE ÜTOPYA * ARSLAN KAYNARDAĞ Ünlü düşünür Thomas More İngiliz toplumunu eleştirmek için l644'te Ütopya adında bir kitap yazdı. Bir ada ve orada yaşayan insanları hayal edi­yordu. Bu mutlu toplumun temel özelliği eşitlik­ti. Herkes doğanın nimetlerinden, emeğin ürün­lerinden eşit pay alıyordu. Yunanca'dan türetilen "ütopya", iyi ülke anlamına geldiği gibi, "yok ülke" anlamına da gelmektedir, Yazar böylece ta­sarladığı olağanüstü toplumun gerçek değil, düş olduğunu anlatmak istemişti. Ütopya türüne giren yapıtlarda, eşitlik kadar bilime, bili­min sağladığı ilerlemeye de önem verilir. Bu nedenle 19. yüz­yılda gördüğümüz örneklerde "ütopya" ve "bilimkurgu" özel­likleri iç içe girmeye başlar. Çeşitli zamanlarda yazılmış ütopya kitaplarının temel özellikleri, bir düş toplumundan söz etmeleri, günün toplu­munu eleştirmeleri, eşitliği ve özgürlüğü savunmalarıdır. Bunlar, başta bilim ve ilerleme olmak üzere, halkın kim

1. ölüm Yıldönönümü için

ARSLAN KAYNARDAĞ’I HATIRLAMAK Mustafa Günay · “Felsefeyi felsefe olarak kendi bağımsız alanında geliştirdiğimiz gibi, onu eğitim, kültür ve politikanın başlıca yol göstericisi durumuna da getirmeliyiz.” Arslan Kaynardağ Türk düşünce dünyasına yönelik çalışmalarıyla tanınan değerli felsefeci Arslan Kaynardağ, 4 Haziran 2009’da aramızdan ayrılmıştı. Bir düşünce tarihçisi olarak Kaynardağ’ın Türkiye’de felsefî düşüncenin tarihine yönelik önemli çalışmaları bulunmaktadır. Başlıca felsefe kitapları şunlardır: Felsefecilerle Söyleşiler (1986), Türkiye’de Felsefenin Kurumlaşması ve Türk Felsefe Kurumu’nun Tarihi (1992), Kadın Felsefecilerimiz (1999), Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde Felsefe (2002). Başka konulardaki eserleri ise, Binbir Bilmece (1958), Türkiye’de Shakespeare, Shakespeare’de Türkiye (1960), Kitap Yılı Bibliyografyası (1974), Sevgiler de Gündemdedir (şiirler-1979). Felsefe yapmanın başlıca koşulunu, özerk bireylerin varolmasında gören Kaynardağ, felsefe alanındaki olayları ve s

Felsefe bilim ve ahlak üzerine

FELSEFE, BİLİM VE AHLAK OLMADAN TOPLUM OLMAZ Arslan Kaynardağ 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinden sonra toplum büyük bir yozlaşma içine girdi. Bozulma daha önce de vardı, ama böylesine artış göstermemişti. Rahatsızlığa çare diye öne sürülen dinsel öğretim, aydınlanmanın, bilimin karşısında yer aldı. Bireyle Tanrı arasında kalması gereken din, zorlamaya, şiddete yönelen, sevgiden uzak bir ideoloji görünümüyle karşımıza çıktı. Her alanda görülen bozulma ve yozlaşma gittikçe hızlandı. Evrensel felsefe ve hukukun insanı yücelten değerlerine ulaşılamadığı gibi, geleneksel ahlakın olumlu ve güzel yönleri de yok olmaya başladı. Kar ve çıkar hırsından başka şeye söz hakkı tanımayan, iyi ve güzel bütün değerleri yadsıyan kötü bir liberalizm uygulaması, insansal olanla birlikte uygarlık ürünlerini de yok etmeye girişti. Vatan bilincine, tarih bilincine, dil bilincine yer verilmez oldu. Bu durumda yapılacak iş; felsefe, bilim ve etik’e başvurmak olm
Elif Kitabevinde... Doğan HIZLAN dhizlan@hurriyet.com.tr Felsefeyi seven ve sevdiren adam ÜNİVERSİTE yıllarımın unutamadığım kişiliklerinden biri de ebediyete uğurladığımız felsefeci Arslan Kaynardağ’dır (1923-2008). O da bildiklerini, inandıklarını söyleyen, yazan, bunun bedelini de yakınmadan ödeyen kuşaktandı.Ben tanıdığımda, Sahaflar Çarşısı’nda bir kitap sergisi vardı, yanlış anımsamıyorsam büyük bir masa üstünde kitapları sergilerdi. Sonraları bir dükkán kiraladı, Elif Kitabevi’ni açtı. Yaşamının ayrıntısını Zuhal Köseoğlu’nun Bir Felsefe Áşığıyla Candan Bir Söyleşisi’nde bulabilirsiniz.Ben okuduklarımın bir bölümünü kütüphaneci dostlarıma, bir bölümünü de iyi, bilgili kitapçılara borçluyum. Arslan Kaynardağ, bu tür bir kitapçıydı. Ama o yazardı. Gittiğimizde bize kitap tavsiye eder, neyi niçin okumamız gerektiği konusunda bizi aydınlatırdı. Ondan aldığım ilk kitap, Will Durant’ın The Story of Philosophy’siydi. Bir yılbaşı gecesini o kitabın bana
(1923-2008) ARSLAN KAYNARDAĞ’IN ÖZGEÇMİŞİ Arslan Kaynardağ, babasının komutan olarak görevli bulunduğu Yemen’in başkenti San’a’da 1923’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini, ailece yerleştikleri Kastamonu’da yaptı. Liseyi orada parasız yatılı okuyarak 1941’de bitirdi. Bir süre İstanbul’da Vakit ve Son Saat gazetelerinde çalıştı. Güzel Sanatlar Akademisi’nin Mimarlık Bölümü’ne bir yıl devam ettikten sonra 1944’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne yazıldı. Spinoza’nın Felsefesinde Doğruluk Kavramı konusundaki tezi ile 1948’de bu fakülteyi bitirdi. Kısa bir süre yaptığı öğretmenlik ve çevirmenlikten sonra kitapçılık ve yayıncılık mesleğine yöneldi. 1957’de İstanbul’da Sahaflar Çarşısı’nda Elif Kitabevi’ni açtı ve burasını bir bilim ve kültür merkezi haline getirdi. Kitapçılık yanında yayıncılığa da başladı, felsefe kitapları yayınladı. Gazete ve dergilerde yazı yazmayı bırakmayarak, başta felsefe, sonra tarih, eğitim, edebiyat, kitapçılık, folklor gibi konularda